Çölde Bir İngiliz
Çanakkale’de 3. Tümen 39. Alay, 9. Bölük’te Takım Kumandanı olan Şükrü Fuad, 1916 yılında da Sina Cephesinde savaşıyordu.
Katya’ya doğru bir keşif yürüyüşü yaparlarken bir kum tepesinin arkasında çırılçıplak bir İngiliz askeriyle karşılaştılar.
İngiliz,Katya Muharebesi’nden sonra Kanal’a doğru kaçarken yolunu şaşırmış,kaybolmuş, birde çöl soyguncuları tarafından Soyulmuştu.
İngiliz’in üzerini örtüp bölüğe getirdiler.İngiliz şimdi onlar için yalnızca yardıma muhtaç bir misafirdi.Şöyle anlatır Şükrü Fuad:
“Adamı giydirip donatmak, besleyip kendine getirmek için seferber oldular.Bekir Onbaşı, zavallıya bir kara gömleği çok görmüşlerdiye söyleniyordu.Hepsi ingiliz’e bir şeyler ikram etmek için yarışıyordu.
Tıpkı evlerine gelen misafirlere yaptıkları gibi… Gönlü açık, sofrası açık eli açık Mehmetçik, çölünde ağasıydı.
Irak cephesinde esir ettiğimiz İngiliz Generali Towshend derki:
“Türklerden gördüğüm insanlık, rütbemle ilgili değildi.Türk, savaşta çok çetin dövüşüyor ama esirini aziz bir misafir kabulediyor.Türkler hainlere bile lütufkar davranıyor,onlara hakaret ve zulme tenezzül etmiyordu.
Kendi askerlerim diyordu ki, Türkler esirlerini teselli ediyor, takdime değer ne bulursa esirine veriyor.Bu merhamet duygusu, bumisafirperverlik ve zayıfı ezmemek an’anesi Türk’ün mizacına tarihin işlediği şeref kalesidir.
Ben Antepliyim Şahin’im ağam
Mavzer omzuma yük
Ben yumruklarımla dövüşeceğim
Yumruklarım memleket kadar büyük
Bir bayrak dalganır Antep kalesi üstünde
Alı kanımdaki al,akı alnımdaki ak
Bayraklar içinde en güzel bayrak
Düşüncem senden yanadır
Hep senden yanadır çektiğim kahır
Bu senin ülkende,senin gölgende
Düşmesin kara kalpaklar,kirlenmesin duvaklar
Korkum yok ölümden,kafirden yana
Alacaksa alsın beni şafaklar.