“işittikçe işiteceksiniz de hiç anlamayacaksınız;
Ve gördükçe göreceksiniz de hiç seçemeyeceksiniz.
Çünkü bu halkın yüreği sağırlaştı.
Kulakları işitir,
Gözleri görür diye,
Yürekleriyle anlar da
Yine bana dönerler
Onları iyileştireyim diye”
(Matta,13:14-15)
İnsan, yıkımın kaçınılmaz olduğunu, kısa bir süre sonra başına ne geleceğini bilir,ancak görüp işitip algılamaz,birçoğu hiçbir zaman,hiçbir şeyi anlamayacaktır.
İnsanın çektiği acıların insanoğlunun acıklı yazgısı konusunda ortaya çıkardığı tüm gizler boşa gitmiştir.
Toplumsal erk,aslında derdine çare bulamayan halkın güçsüzlüğünün sonucudur.
Ya önderler siyasal erke zorla el koyarlar, ya da halk önderlerini zorla işbaşına getirir. Caligula, Hitler, Stalin halkı açıkça hor görerek koltuğa oturmuştur. Çünkü insanların ne olduklarını, ne yaptıklarını çok iyi anlamışlardır.Bu tür bir güç halkın kıpırtısızlığı, suç ortaklığı, giderek hayranlığıyla her zaman elde edilebilir.
Öbür güç türü, birtakım insanların kandırılarak işbaşına getirilmeleri
Boş, çaresiz insanların işidir. İnsanlar özgürlük getirici doğruları insanın insanlar üzerinde egemenlik kurmasına yol açan güce dönüştürmektedir.
İnsanlara acıdığınız, onları pohpohladığınız, oldukları gibi görmeye yanaşmadığınız sürece binlerce yıldır sürüp gelen dağ gibi yoksulluğu kavramaya götürecek gizli yolu bulamayız!söz konusu acımayla putlaştırma halkıma bulaşmış çoşkusal vebayı korumanın en etkili araçlarındandır.
Umma yeteneğiyle yapma yeteneği arasındaki uçurum halkımı yeni düşünü bir yük gibi, kıpırtısızlıklarına, devinimsizliklerine yöneltmiş sürekli bir çağrı gibi görmeye zorlamıştır. Bu açıdan bakıldığında, yıkılmış insanın yaşayan her şey karşısındaki nefreti son derece akılsal’dır.
Özgürlük yıldırmacısı, salt bilgisizlikten ya da sorumluluk duygusundan yoksun olduğu için, kötülük etme niyetiyle dilediği her şeyi yapabilme özgürlüğü ister; oysa yerleşik düzen’in tutucu savunucusunu öldürdükten sonra, toplumsal yapıların işleyişini sağlamayacak ve kellesini kurtarmak üzere, Dirim’i ortadan kaldırmak için tutucuların en kötüsünün bile aklına gelmeyen acımasız şiddetli yollara başvuracaktır, milyonlarca insanın canına mal olacak bu yollarda hiçbir egemen kazanamayacaktır.
Kaybeden insanlık olacaktır. Nihayetinde bir enerjiden ibaret olan madde boyutu hırsının kurbanı olarak kendini yok edecektir, kıyametin nasıl kopacağını da herhalde özetlemiş oldum.
Yeni dünya görüşünde yeni Türkiye kandırmacasın da, insanlar üzerinde egemenlik kurma çalışmaları kaçınılmazdır! Ancak büyük düşle insanın somut güçsüzlüğü arasındaki derin uçurum var oldukça karşıtların devinimi ile dengeler kurulacaktır.
Bu toplumsal uyku hali, gelecek nesillere ve insanlığa telafisi mümkün olmayan yokluklara ve acılara gebedir! Titre ve kendine gel ey halkım!DR.UFUK ÖZDEMİR