HER MUHASEBECİ BİR LİDERDİR

    Liderlik konusunda ortaya atılan birçok tanım incelendiği ve bir sentez oluşturulmaya çalışıldığı takdirde bu kavramı, bir grup insanı belirli amaçlar etrafında toplayabilme ve bu amaçları gerçekleştirmek için onları harekete geçirme yetenek ve bilgilerinin toplamıdır diye  tanımlayabiliriz.

  Mesleğimizde o kadar nettirki bu tanıma giren arkadaşlar,şirketlerde departman sorumluları,ofislerde ofis sahipleri,ofis sorumluları bu tanımın içerisindedir diye düşünüyorum.

 Aynı kısırdöngülerde süreçleri yaşamak meslekte ciddi yılgınlıklara nedendir,bununla beraber süreçlerin her aşaması cezai yaptırımlara endeksli olunca meslek hastalıkları da kalp,yüksek tansiyon,dan başlayıp stres kaynaklı ruhsal rahatsızlıklara kadar giden geniş bir yelpaze de arkadaşları yormaktadır.Üstüne tahsilat problemleri,daha fazlasını verme mecburiyeti,haksız rekabet de binince  zor şartlarda, halen etrafındaki insanları iyi bir şekilde yönlendirmeye çalışan, mücadeleden yılmayanlar iyi bir lider olarak yetişmektedir yani birnevi doğal okul yaşanan zorluklar.

 Denetimlere gittiğim bir çok kuruluşta fabrika müdürleri,holdinglerde üst kadrolar genelde bakıyorum meslek mensubu arkadaşlar,bu da savımızı güçlendirmektedir.

  İyi bir Lider olmak için ön koşul, çok iyi bir yönetici olmaktır.Ancak her ”çok iyi yöneticinin” Lider olamayacağı da bir gerçektir.Burada çok basit bir yaklaşımla,Lider ile yönetici arasındaki çizgiyi tanımlamak gerekir.Bilindiği gibi yönetici, görevi  güce dayanarak,lider ise astlarına isteterek yaptırır.Ast göreve kendini adar ise, en iyi sonuçlara ulaşmak için tüm gücünü işe koşar.İnsan makine sistemlerinden oluşan sosyo-teknik sistemleri yönetiyoruz.Bir motor,bir bilgisayar teknik bir sistemdir.Sürücü ile araç,bir insan-makine sistemidir.

 Olaya sistem yaklaşımı ile bakıldığında yönetici olarak sadece sosyo-teknik sistemleri yönettiğimiz ortaya çıkar.Bilindiği gibi bazı organizasyonlar insan bazıları ise teknik ağırlıklıdır.

       İnsan canlı olduğu için önem taşır.Sosyo-teknik sistemler insanlara çalışır.Bu nedenle, böyle bir sistemi yönetecek şahıs, davranış bilimide dahil enter displiner özellikli genel sistem teorisini bilmek ve sistem yaklaşımını kullanmak zorundadır.Bu sistemde her olayı belirli bir çevre içinde başka olaylarla ilişkili olarak incelemenin olayları anlama, tahmin ve kontrol etme açısından daha etkin olduğu ileri sürülmüştür. Yeterli bilgi ve becerilerle donanmış liderler ise, sistemi dengede tutar ve verimli çalıştırabilirler.

        Bu durumda liderliğe soyunanların,sistem bilgi ve becerisine sahip olmaları kaçınılmazdır.Aksi takdirde sadece yönettiklerini sanırlar ve böylece yönetmeyen yönetimler meydana gelir.Kaynaklar verimsiz bir şekilde heba olur, gider.

      Elbette  şu an yaşanan idari sıkıntılar ve yarın yaşanacak idari sıkıntıların da sebebi budur,diye düşünüyorum.

      Genelde hayatımızın olmazsa olmazları olan zekamızı salt zihinsel zeka modundan kullandığımız için olsa gerek fiktif tartışmalarda hiç bitmemektedir.En iyi Liderlerden Mustafa Kemal Paşamızın empati yeteneğine bakın,çanakkalede ölen Düşman Askerlerin Ailelerine gönderdiği mesaja bakın onlar bizim de evladımız diyor.Duygusal zekasını kullanmak İyi bir liderin en önemli özelliğidir.Duygusal zekasını kullanmakla duygusal davranmayı kastetmiyoruz elbet,ikisi de çok farklı şeyler,sanayi sicil belgesi ni sanayi odasından alacağını zannetmek kadar yanlış bir zan.

 Duygusal zekada karşısındakinin yerine koyabilmek,muhakeme yeteneğini kullanabilmekle ölçebilirsiniz kendinizi,ancak zihinsel zekanıza sıkışmışsanız hep Ben diyeceğiniz için empatiyi de herzaman karşınızdaki sizin için yapsın dersiniz.yani bencil bir insan haline gelmeye başlarsınız.Meslekte iseniz bu bencilliği daha çok yaşarsınız.Çalışansanız akıllısınız ya,işverenlerde sömürür ya bu yüzden devamlı işverenler şöyle işverenler böyle diye size lütuf olarak verilen bilinçaltını yanlış kullanırsınız.hep şikayet eden eleştiren nerdeyse her yıl işyeri değiştiren bir eleman olursunuz.Size işverenlik de verilmez devamlı bulunduğunuz alanı enerjinizle kirletmeye başlarsınız,işin kötüsü çok akıllı olmak yani ıQ nüzün çok yüksek olması sizi iyice körleştirir ve yanlızlaştırır,istersen ODTÜ yü birincilikle bitir,üstüne MBA nı git Amerikada yap fark etmez.ıQ dediğimiz zihinsel zekanız tek başına sizi sadece Firavun yapar. Bu duruma düşen bir örgüt,bir üretim sistemi ise iflas eder,bir hizmet sistemi ise devlet bütçesinden finanse ediliyorsa,faydasız, ölü bir sistem olarak adeta bitkisel yaşam gibi kaynak emmeye devam eder.Ancak toplumun güvenini yitirir ve giderek hoşnutsuzlukların yeşermesinin nedeni olur,sonuç en hafif ifade ile sosyal huzursuzluklardır.

 Bu yüzden gidin her yerde egemen güçler görürsünüz,bu bir zabıta da olabilir,vergi dairesi çalışanı yada inceleme elemanı yada hastanede bir hastabakıcı,hemşire yada doktor,yada belediye,SSK çalışanı,kolluk kuvveti de olabilir.işin ilginci kendi aralarındaki diyaloglarda da her zaman yine en çok işi düşen taraf olarak şikayet ederler,sanki kendileri de bulundukları alanda aynısı değillermiş gibi.Herkesin bulundukları alanı temiz bir enerjiye dönüştürmesi asıl olan,ama kim düşünür.

  Çalışan arkadaşlar zihinsel zekalarından bakıp bana içerlemesinler,çünkü yine Firavunlaşan işveren kesimi de olsa iki yakası zaten gravatla bile bir araya gelmez bir yaşam bekler onları da.Sen iyi bir lider olmak istiyorsan devamlı bunları düşüneceksin,ama düşünmekten kaçan bir toplumuz yapacak bir şey yok,eğer sen bilinçaltını kullanamazsan bilinçaltın seni kullanır,bunun için sır kitapları okumanız da nafile çünkü sır sizsiniz.

 Bu kısa ve öz açıklamalardan sonra yine kısaca liderlerin doğuştan bu özelliklere sahip olduğu veya eğitimle kazanıldığı tartışmasına açıklık getirilmelidir.Bizim görüşümüze göre,insanlar lider olarak doğmazlar,ancak aşağıda açıklayacağımız gibi liderliğe uygun koşullarda doğar ve gelişirler.Bir bireyin liderliğe yatkın olması için,sağlam nitelikli bir gen havuzundan alacağı genetik kodlarla dünyaya gelmesi gereklidir.Böylece fiziksel açıdan özellikle beyinsel tamamlık ve sağlamlık elde edilmelidir.Daha sonra çevre iletişiminin zengin olduğu bir ortamda bebekliğini yaşaması ve daha sonra kreş ve okul öncesi eğitim kurumlarında bu yeti  sağlamlaştırılmalıdır.

 Kişiliği gelişmiş bireyden kendini gerçekleştirmiş bireye geçişi,doğru ve hızlı bir şekilde oluşur.Kendini gerçekleştirmiş bireyler,diğerlerine kıyasla,önemli farklar taşırlar.Bu farkların başında akılcı ve demokratik yaklaşım,bilimsel ve yaratılanı keşfeden düşünce,gerçekleri görme ve kabullenme,tevazu, sempati, karşılıksız insana sevgi ve saygı gibi önemli yetenekler gelir.Bu yetenekler bir liderde olması gereken ön koşul yeteneklerdir.Bunlar gibi ön koşul yeteneklere sahip olmayanlara,liderlik bilgi ve becerisi kazandırma eğitimi boştur, israftır.

      Bize göre liderlik,olumlu kişilik ile başlar,yoğun eğitim ile olgunlaşır.Lider eğitimi hiçbir zaman diploma ile bitmez,bir ömür boyu kendi açtığı liderlik okulunda titiz ve yorulmaz bir çalışma ile sürekli gider.Olumlu bir kişilik yapısına sahip olmayanların,lider yönetici olması beklenmemelidir.

Lideri tanımladığı varsayılan ve en sıklıkla araştırılan kişilik özellikleri şunlardır:

·          Ortama uyum sağlayabilme,

·          Ortamın şartlarına duyarlı olabilme,Hırslı ve başarıya güdülü,

·          Fikrini savunan,

·          İşbirliğine yatkın,

·          Kararlı,

·          Güvenilir,

·          Baskın (başkalarını etkileme),

·          Israrlı,

·          Kendine güvenen,

·          Zorlamalara dirençli,

·          Sorumluluk almaya istekli

Lider özellikleri arasında yetenek/beceri grubunda yer alan özeliklerde şunlar olmuştur:

·          Zeki,

·          Yaratıcı,

·          Politik ve diplomatik,

·          Konuşması akıcı,

·          Konusunda bilgili,

·          Planlı,

·          İkna edici.

    Evet her meslektaşım aslında bir Liderdir,ama kötü bir Lider ama iyi bir Lider,iyi bir Lider bilinçaltını kullanabilen zihinsel zekasını duygusal zekasını ve ruhsal zekasını bir arada kullanabilen,düşünen ve öğrenen meslektaşlarım olacaktır.